Sayın Adnan Oktar'ın Yeni Açıklamaları (10 Aralık 2016; 10:00)

ETİKETLER:

MÜNAFIKLARDA ŞEYTAN ZEKASI OLDUĞU İÇİN ŞEYTANİ BİR YETENEK OLUŞUYOR. İNGİLİZ DERİN DEVLETİ DE MÜNAFIKLARI ŞEYTAN ORDUSU GİBİ KULLANIYOR

Münafıkları İngiliz derin devleti hazır ordu olarak kullanıyor. Şimdi şeytan ordusu olduğu için bunlar elemana ihtiyacı var. Münafık da mebzul miktarda var. Şimdi şeytan içine girdiği için o insan metafizik ve çok zeki bir varlığa dönüşüyor. O yönden çok tehlikeli. Mesela orta zekada iken adam şeytan içine girdiğinde şeytanın zekası hakim oluyor ona. Ve muazzam bir yeteneğe sahip oluyor. Yani herhangi bir Müslümanın baş edeceği gibi olmuyor. Seri katil zekası vardır münafıkta. Nasıl seri katiller yakalanmıyor. Sürekli suç işliyor ama kendini belli etmiyor değil mi seri katil? Mesela adam kırk, elli, yüz kadını öldürüyor. Seri katil ama şeytana ait zeka olduğu için polis bir türlü yakalayamıyor. Adamı yakalıyorlar zaten, gözü teleskop gibi bakıyor. Akıl hastası belli. Buna deli de denemiyor. Çünkü şeytanla işbirliği içinde olduğu için doktor onu teşhis edemiyor, bunun içine şeytan girmiş diyemiyor ama deli de diyemiyor çünkü deliye benzemiyor. Halbuki içine şeytanın girdiğini görebilse teşhisi o yönde koyacak ama bilmiyor.

 

MÜNAFIĞIN RUHUNA MÜKERRER SUÇ ÇOK HAYATİ OLDUĞU İÇİN, ÇOK İYİ ANLADIĞI VE ŞEYTANİ BİR HAFIZAYA SAHİP OLDUĞU HALDE KENDİSİNE ANLATILAN KONULARI AKLINDA TUTMAZ

Münafık köstebek gibi, tarla köstebeği mesela bir yerden kapatırsın onun deliğini, çıkış deliğini pat bakarsın başka yerden çıkmış. Oradan kapatırsın bakarsın pat başka bir yerden çıkmış. Kördür biliyorsunuz köstebek, deccal de kördür, münafık da kördür yani manen kördür ve duymaz sağırdır. Mesela bir şey anlatırsın bir daha anlatırsın anlamaz, bir daha anlatırsın anlamaz, bir şey gösterirsin hafızada tutmaz yeniden yapar aynı şeyi. Anlamadığından, bilmediğinden değil şeytani bir hafızası vardır fakat münafık ruhunda mükerrer ahlaksızlık çok hayati olduğu için, mükerrer suç önemli olduğu için, münafık mükerrer suçu sürekli tekrar eder.

 

MÜNAFIĞIN RUHUNDA ANARŞİ OLDUĞU İÇİN SÜREKLİ KARGAŞA İSTER, SİYAHA BEYAZ BEYAZA SİYAH DİYEREK HER KONUDA MUTLAKA MUHALEFET EDER

Münafığın özelliği, müthiş huzursuzluk çıkartma kabiliyeti vardır münafığın, muhalefet yönü çok güçlüdür her şeye muhalif olmak, her şeye karşı çıkmak beyaza siyah, siyaha beyaz, iyiye kötü, kötüye iyi demek yani ruhunda bir anarşi olduğu için sürekli kargaşa ister münafık. Mesela Peygamberimiz (sav) diyor ki; “Sabah erkenden mücadeleye gideceğiz İslam’ı yaymak için.” Adam çıkıyor “ya Resulullah” diyor. Yahut “ya Muhammed” diyor. Onlar pek adap, edep bilmezler, (sav)’in ismiyle hitap ederler bazen. “Hava sıcak” diyor. “Bu sıcakta çıkarsak helak oluruz” diyor. Sen kimsin? Sen kime akıl veriyorsun? Peygamber havanın sıcak olduğunu bilmez mi, görmüyor mu? Helak olup olmayacağını o bilmez mi? Sen yoluna yürümekten acizsin. İşte münafık ahmaklığı, münafık görgüsüzlüğü, münafık münasebetsizliği ve münafık dangalaklığı, bütün münafıklar böyledir. Patavatsız, münasebetsiz, küstah, çakal, görgüsüz, ahlaksız ve pisliktir, lafını, sözünü bilmez. Peygambere akıl veriyor, hava sıcak diye. Neyi bahane ediyor? Sağlığını.

 

SAĞLIĞINI BAHANE EDEREK MÜSLÜMANLARI TEDİRGİN ETMEK, ONLARDAN MENFAAT ELDE ETMEK MÜNAFIĞIN EN ALÇAKÇA YÖNLERİNDEN BİRİDİR

Münafıklarda bu çok büyük bir ahlaksızlık ekolüdür. Sağlığını bahane ederek Müslümanlardan bir şeyler koparmak, Müslümanları huzursuz etmek, onları etkisiz hale getirmek için çaba sarf etmek. Bak alçağa bak, hava sıcakmış, ne olur sıcak olursa? İşte “tansiyonum çıkıyor” diyor. “Kalbim duruyor” diyor. “Beynim kaynıyor” diyor. Kendine göre işte o cahil kafasıyla ne diyecekse. Hiçbir şey olduğu yok domuz gibi aslında, hiçbir şeyi yok. Sırf ahlaksızlık olsun, kargaşa olsun. Orada amacı ne? Peygamberi haşa düşünemeyen insan konumunda göstermek, müminlerin sağlığına ehemmiyet vermeyen insan konumunda göstermek, sağlık da önemli bir husus olduğun için, Peygamber (sav) de merhametli olduğu için Peygamber (sav)’i oradan etkisiz hale getireceğini düşünüyor, sağlık konusundan, biliyor merhametli olduğunu Peygamber (sav)’in, düşünüyor şeytanca “ya ne desem acaba?” “Sağlığımı öne sürersem” diyor “o merhametli olduğu için benim tuzağıma düşer” diyor. Bak merhameti münafık tuzak olarak kullanır. Sağlığını tuzak olarak kullanır. Bak alçaklığa bak, sağlığını tuzak olarak kullanıyor, Peygamber (sav)’in merhametini tuzağa malzeme etmek istiyor böyle alçaktır. Peygamber (sav) de tabii duraksıyor o zaman, “o zaman” diyor “akşam serinliğinde çıkalım” diyor “madem öyle” diyor. Bu sefer yeni bir ahlaksızlık daha çıkarıyor ama bak akşama kadar bekliyor adiliğinden şeytani, ta sabah onu kuruyor planlıyor akşam “ya Resulullah çok serin” diyor “ben bayağı üşümeye başladım” diyor. Çölde akşamları soğuk oluyor ya. “Bu soğukta” diyor “bir de hava da biraz karardı” diyor “gözümüzün önünü görmeyiz” diyor. “Başımız belaya girer dağılır gideriz” diyor Müslümanlar. “Hem hasta oluruz” diyor “grip, nezle oluruz, hem de karanlıkta nasıl ilerleyeceğiz?” diyor. Halbuki istese meşale ışığı var, gayet güzel dümdüz çöl zaten her şey yapılır. Maksat ahlaksızlık yapmak, yine Peygamber (sav)’i sağlık görünümünde bir tuzakla yakalamaya çalışmak. Aksini yaparsa çünkü Peygamber (sav)’e diyecek ki, “bizim sağlığımızı düşünmüyorsun, müminlerin canına önem vermiyorsun belki ölüp gideceğiz ama sen sebep olacaksın, ölümüme de sebep olacaksın o yüzden sen bu kararından vazgeç” diyor. Çok kahpece, kalleşçe ve alçakça yüksek duyguları münafık kullanır. Merhameti, sabrı, saygıyı, nezaketi, hürmeti bütün yüksek duyguları münafık alçakça ve kahpece, haysiyetsizce ve namussuzca kullanır. Müslümanlar buna çok dikkat edecekler.

 

MÜNAFIK PEYGAMBERİN MERHAMETİNİ VE SAYGI NEZAKET HÜRMET GİBİ TÜM YÜKSEK DUYGULARI ALÇAKÇA VE KAHPECE MÜSLÜMANLARIN ALEYHİNE KULLANMAYA ÇALIŞIR

Acayip yüzsüzdür münafık. Mesela nezaketli bir konuşmayı kullanır, sabrı kullanır, Müslümanların aleyhine kullanır. Müslümanın titizliğini Peygamber (sav)’in Müslümanlara olan koruyuculuğunu o devirde münafıklar çok abartılı kullandılar ve alçakça. Diyor ya ayette. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Size çok düşkün, sıkıntıya düşmeniz zoruna giden” diyor. “Ya Resulullah” diyor “ya ben” diyor “ne kadar istiyorum biliyor musun savaşmayı?” Diyor. Ağlıyor falan. “Güzel” diyor “işte beraber gideceğiz tebliğe, İslam’ı yayacağız” diyor. “Ama işte bilmiyorum” diyor yerlere yatıyor böyle gözyaşları fışkırarak falan, alçaklık yapıyor Peygamber (sav)’in merhametinden istifade edecek. Şimdi Peygamber (sav) de diyecek ki; “bu adam tecrübesiz bilmiyor ben bu adamı gönderirsem pisipisine başını belaya sokacak, en iyisi ben bunu göndermeyeyim” diyecek. Böyle alçakça Peygamber (sav)’in merhametini kullanıyor. Münafıklarda merhameti kullanma en yaygın alçak oyunlardan bir tanesidir. Müminlerin sabrını kullanır, nezaketini kullanır, derin düşünme gücünü kullanır, Allah’ı sevmesini kullanmaya kalkar, dine titizliğini kullanmaya kalkar.

 

MÜNAFIKLARIN PEYGAMBERİMİZ (SAV) İLE YALNIZ KONUŞMAK İSTEMESİNİN SEBEBİ AHLAKSIZLIĞINA MÜSLÜMANLARIN ŞAHİT OLMASINI ENGELLEMEYE ÇALIŞMAKTIR

Mesela yine Peygamberimiz (sav) diyor ki; “Ey ümmeti Muhammed” diyor. “Ey aslanlarım hadi Allah’ın dinini yaymaya” diyor “sabahtan gideceğiz.” “Tamam” diyorlar “gidelim ya Resulullah” hep beraber hazırlanıyorlar develer falan “ya Resulullah” diyor “sana bir özel bir şey söylemek istiyorum” diyor. “Söyleyebilir miyim?” “Buyur evladım ne istiyorsun?” Diyor. “Yalnız söylemek istiyorum yalnız” diyor. Bu münafığın bir taktiğidir çünkü diğer müminlerin duyması yönü müminler suratına tükürecek tabii, aşağılık konuma düşecek yahut ahlaksız, haysiyetsizliği ispatlı delilli olacak onun için müminlerin duymasını istemez münafık, hep özel konuşmak ister hatta ayette ondan caydırmak için Cenab-ı Allah, “sadaka verin o zaman” diyor. Sadaka da münafığın ağrına gittiği için çünkü o kendini enayi gibi görüyor para vermeyi “o zaman vazgeçtim” diyor “konuşmaktan” diyor. Halbuki mümin zaten sadaka iftiharla verir, ne olacak beş, on kuruş vereceksin. Münafığın ağrına gidiyor bunu da veremiyor. “O zaman özel konuşmak da istemiyorum” diyor. Allah böylece onları caydırıyor münafıkları.

Münafık kendinden bir fedakarlık, bir nimet Müslümanlara sunmak istemez. Zaten fitne ve pislik için gittiği için Peygamber (sav)’in yanına bir de para verecek Müslümana asla isteyemeyeceği bir şey, onun için vazgeçiyor konuşmaktan, münafık hep özel konuşmak ister. Resulullah (sav)’a “özel konuşmak istiyoruz” diyor. “Ya Resulullah” diyor “ben şimdi yeni evliyim biliyor musun?” Diyor. “Evde kadın var” diyor “karım var” diyor “ev de açık” diyor “kaynana da var” diyor, “kayınbaba var” diyor “ya ben gitmesem olur mu?” Diyor. Lan ahmak öldürecekler hepsini, katledecekler. Müslümanları korumak, onları korumak için gidiyor zaten. Şimdi dese ki Peygamberimiz (sav), ya zaten onları korumak için gideceğiz olsun bir şey olmaz dese, diyecek ki, “ya Peygamber benim ne eşime önem veriyor, ne babasına, ne annesine önem veriyor” etrafa gidip fitne yayacak. “O zaman otur oturanlarla beraber” diyor. Ayet iniyor biliyorsunuz, otursunlar oturanlarla beraber diye. Hep böyle alçakça bahanelerle İslam’a, Kuran’a hizmet etmek istemiyorlar. Münafıkların böyle bin bir türlü bahanesi olur. Bunları tabii yeni kitapta daha genişleterek anlatacağız.

 

MÜNAFIĞIN KAHPE ÖZELLİKLERİNDEN BİRİ DE KURAN'I KULLANARAK MÜSLÜMANLARA KARŞI MÜCADELE ETMESİDİR

Münafığın en tehlikeli özelliklerinden bir tanesi de Kuran’la mücadele verir, Kuran ayetiyle. Mesela sen hadi cihada çıksın, Müslümanlar gayret etsin.. O, Müslümanların öldürüleceğini söylüyor. Pisipisine öldürüleceğini ve onları cihada davet edenleri de Müslümanları öldürten insan konumuna getiriyor. “Bir Müslümanın” diyor “öldürülmesi bütün kainatın öldürülmesi gibidir” diyor “Ayet var” diyor. “Ebedi cehennemdir karşılığı” diyor. “Sen” diyor “bizi bile bile şimdi ölüme götürüyorsun” diyor. “Cinayete götürüyorsun” diyor. “Orda Allah’ın hükmü açık” diyor “cinayetle ilgili ayet var” diyor. Bak görüyor musun alçaklığı? Nerden nereye bağlantı kuruyor. Ahlaksıza bak Allah’ın emri olan dini yaymayı bak nereye götürüyor? Müslümana nasıl bir suçlama yapıyor? Böyle alçaktır münafıklar ve gözü çok karadır onun için çok akılcı, basiretli, sabırlı bir mücadele gerekir. Müslümanlar içerisinde de bunlar it sürüsü gibi doluşurlar, bu Temmuz darbe girişimi tamamen münafık organizasyonu, tamamen. İngiliz derin devletinin bütün ordusu münafıklardan oluşuyor, hepsi münafıktır alayı münafık onun için çok usturuplu, akılcı bir mücadele şart. Bu anlattıklarım tabii bütün hepsi Peygamber (sav) dönemi için, asrımızda da tabii bambaşka şekillerde karşımıza münafıklar çıkıyor bunun aynısı olmaz da bunun çeşitli şekilleri, çeşitli yansımaları olur.

Enfal Suresi 5/6’da, “Rabbin seni evinden hak uğrunda (savaşa) çıkardığında,” şeytandan Allah’a sığınırım. “Mü'minlerden bir grup isteksizdi. (Herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile,” şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Sanki kendileri, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi,” “sen bizi” diyor “ölüme sürüklüyorsun” diyor. Görüyor musun? Haşa cinayetle suçluyor. “Seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı” diyor. Peygamber (sav)’le.

 

MÜNAFIK ÇOK GEVEZE KÜSTAH MÜNASEBETSİZ AMA ŞEYTANİ BİR YETENEKLE HAZIR CEVAPTIR. PEŞ PEŞE SERİ YALAN SÖYLER

Münafıklar çok dilbazdır. Çok geveze, küstah, münasebetsiz fakat şeytani hazırcevaptır münafıklar. Zırvalar. Ahmakça olur ama sürekli hazırcevaplıkları vardır yani seri cevap verir münafıklar oradan anlaşılır, münafık hiç düşünmez hemen cevabı hazırdır. Yalan da ağzında hazırdır sıkıştığında seri yalan söyler peş peşe, peş peşe yalan söyler.   

Resulullah (sav) diyor ki; “Asıl dilbaz münafıktan endişe ediyorum” diyor Peygamberimiz (sav). “Çünkü o sizin hoşunuza gidecek şeyleri söyler ama hoşunuza gitmeyecek işleri yapar” diyor Peygamberimiz (sav). Çok dilbaz olur münafık. Ve şeytanın iğvasıyla hazırcevaptır. Hayret edecek şekilde seri cevap verir. Ve hayret edecek şekilde hızlı yalan söyler. Baş döndürücü bir yalan söyleme gücü vardır. Samiri de öyleydi, Resulullah (sav) zamanının münafıkları da öyleydi. Akıl almaz seri yalan söylüyorlar.



DEVAMINI GÖSTER

Druge vrste vezane za ovo djelo